Anasayfa İletişim K.D.HİZBULLAH Konuk Defteri Ankete Katıl

ANA MENÜ

HS İLMİYE

SON DAKİKA

EŞREFTEN ESFELE

VAN ŞEHİDLERİ

ŞEHİDLER ALBÜMÜ

SİTE ANKETİ

K.D.HİZBULLAH

AZİZ ŞEHİDLER

SON DAKİKA

TAKVİM

HÜSEYNİ SEVDA


Zillet Bizden Uzaktir | Hizbullah | Hüseyni Sevdam - Haberler | Hizbullahi Hareketin Şehidleri

Van Hizbullahi Sehidler



VAN'DA ŞEHİD EDİLEN MÜMİNLERİN ANISINA

14 şubat 2000’de Van  ilinde yapılan operasyon ve beş müminin şahadetiyle dağlandı yürekler. Öyle bir devrandı ki o günler polisin, devletin hukuksuzluğunu gören yoktu, televizyon ve gazeteler el birliği ile linç kampanyasına başlamış, yakalanan ve şehid edilen her mümin için zafer naraları atıyorlardı. Bir yandan devlet hukuk tanımamazlıkta sınır tanımayarak yakaladıklarına türlü türlü eziyet ve işkenceler uyguluyor, diğer taraftan medya işin psikolojik savaş tarafını yürütüyordu.

         Böylesi bir ortamda Rabbim Allah diyen müminlerin dramını ve çektiği acıyı kim görebilirdi ki? Herkes adeta biraz da ben nemalanayım havasıyla pervasızca saldırıyor iftira atıyordu İslam cemaatine ve dava erlerine

Oysa Van’da insanlık onuru ve hukuk tamamen ayaklar altına alınmış, Hizbullahi erler ateş çemberine tutulmuştu. Devletin de kayıpları  vardı ama “kahraman Türk Polisinin” (!) cevabı hazırdı. Güya çocuklar kalkan yapıldığı için polis dikkatli davranmak zorunda kalmış ve bu nedenle bu kayıplar verilmiş.. Tabi bu propagandayı yapanlar, yaralı olarak kurtulduğu evden kan izleri ile takip edilip infaz edilen mazlumu hesaba katmaz, bunun hesabını sormaz veya gündeme getirmezler. Anlı şanlı medya da görmez bunları. Ne de olsa sonuçta ölen onlara göre birer “teröristti”, ne önemi olabilirdi, bu yolda TC için zaten seksen küsur yıldır her şey mubah değil miydi?


O dönemdeki ortam, TC’nin uyguladığı ağır işkence ve eziyetler, savunmadan ve direnmekten başka bir yol bırakmamıştı Van’daki Allah yarenleri için... Onların bir korkuları ve kaybedecekleri kalmamıştı. Bir süredir davalarına yapılan iftira ve saldırılar zaten gına getirmişti, üzerlerine zalimce saldıran güçler adeta bir savaş meydanındaymış gibi yoğun ateş ve saldırıları ile niyetlerini göstermişti. Allah erleri bu evlerden sağ çıkamayacaklarını anlamışlardı, o zaman izzetlice rabbe yürümekten başka yol yoktu ve zulme boyun eğmek söz konusu olamazdı. Bunu kendileri tercih etmişlerdi. Çünkü o günkü zeminde teslimiyet demek yapılan zulümlere göz yummak ve TC’nin zalimliğini, hukuksuzluğunu tanımak olurdu o yarenler için. Kahramanca direndiler son nefeslerine kadar, teslimiyete yer olmadığını, TC’nin zulümlerini kabullenmediklerini gösterdiler tüm dünyaya.

Olayda beş polis ölmese belki TC olayı bir iki günde kapatacak ve unutturmaya çalışacaktı. Ama kendi zaafiyetleri görülünce, olaya kılıf uydurmaya ve çeşitli iftiralara yöneldiler. Polislerin cesetleriyle yeni bir psikolojik savaş süreci başladı. Tabi Kürdistan’da Müslümanlara  kan kusturan rejim bekçileri yad edilecek, güya sahiplenilecekti. Ne oldu, bir süre sonra o polisler de unutuldu. Evet ateş düştüğü yeri yakar, mümin erlere saldırarak şehid eden polisler de ölmüş ve Kemalist rejim için şahit pardon “şehit” olmuşlardı. Bu gün kimse hatırlamaz onları. Amelleriyle baş başa uhrevi hesapla yüz yüze kaldılar. Onların hesabını cebbar olan Allah görecektir, bizim konuşmamız abes ve haşa O’nun işine karışmak olur.

Diğer taraftan geride onlarca yetim bırakan ve kanlarıyla şahitlik yani ilahi davanın selameti için kanlarını şahit gösteren şehidler var..

Şubat soğuk, şubat zemheri, şubat buğulu, şubat sıkıcı olur coğrafyamda ama aynı zamanda şubat hep şehidler ayı kabul edilmiştir bu topraklarda. Zemheri şubat soğuğunda şehid kanlarıyla ısınmıştı Van iklimi. Yardan, yarenden, maddiyattan ve ticaretinden çoktan el çekmiş, tüm benliğini davaya hizmete sunmuş Allah erlerinin sadece verecek bir canları kalmıştı, bu yolda önlerinde iki tercih vardı, ya zillete teslim olup buna şahidlik yapacaklar yada Hüseyinlerin yolunu takip ederek izzeti seçip ellerinde kalan son sermayeleri kanları ve canlarıyla ilahi davaya şahidliklerini göstereceklerdi. Onlar iradeleriyle Rablerine yürüdü ve yapılan zulümleri, linç kampanyalarını kanlarıyla dünya aleme duyurdular. Kaybedecekleri bir şeyleri kalmamıştı. İyi biliyorlardı ki Rabbi Zül-Celal’in vaat ettiği nimetlere kavuşacaklardı. Bunu gerçekleştirerek İslami davanın maruz kaldığı zulmü kanlarıyla tüm aleme duyurdu bu Allah erleri.

Gerisi mi? “Ey kutlu şehidler! Kaybedenlerden olmadınız” Rabbimiz yüce kitabımızda; “Allah yolunda öldürülenleri sakın 'ölüler' saymayın. Hayır, onlar, Rableri katında diridirler, rızıklanmaktadırlar. Allah'ın kendi fazlından onlara verdikleriyle sevinç içindedirler. Onlara arkalarından henüz ulaşmayanlara müjdelemeyi isterler ki onlara hiç bir korku yoktur, mahzun da olacak değillerdir.” (Ali imaran 169-170) fermanı ile sizi müjdelemektedir. Biliyoruz ve hissediyoruz ki sizler dirisiniz ve O’nun katında rızıklanmakta, kalanları sabır ve sebat ile mücadele içinde olmaları için müjdelemektesiniz.

Ey dava ağacını kanlarıyla sulayanlar, ey mümin erlerin çilesini kanlarıyla aleme duyuranlar, ey rehberin acısıyla kor olmuş yüreklere teselli olan cengaverler,  ey yüce davanın kutlu erleri Sabahattin Sap, M. Nuri Balka, Zahir Ayva, Murat Hayva ve Nuri Baran! Sizler unutulmadınız, mesajınız, nesillere çağlara aktarılacak ve yolunuz sürdürülecektir. Kalu Beladan beri ahdimiz var Rabbe. Kutlu İslam bayrağını onurla taşıyacak ve kanımız pahasına da olsa yerlere düşürmeyeceğiz. Sizler evvelinlerden oldunuz geride kalanlara, size ve  sizlerin mirasına sahip çıkmak ve İslam davasına halel getirmeden yaşamak gerekir ki o büyük günde rabbin huzurunda durabilip sizlerin de pak kanının hesabını verebilsinler.

Ruhunuz şad şahadetiniz kutlu olsun. Allah’a emanet olunuz.

HüseyniSevda.Biz
ABDULLAH HOCAOĞLU
>>>Van Şehadet Aşıkları<<<


Paylaş

 Yukarı git 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol