Anasayfa İletişim K.D.HİZBULLAH Konuk Defteri Ankete Katıl

ANA MENÜ

HS İLMİYE

SON DAKİKA

EŞREFTEN ESFELE

VAN ŞEHİDLERİ

ŞEHİDLER ALBÜMÜ

SİTE ANKETİ

K.D.HİZBULLAH

AZİZ ŞEHİDLER

SON DAKİKA

TAKVİM

HÜSEYNİ SEVDA


Zillet Bizden Uzaktir | Hizbullah | Hüseyni Sevdam - Haberler | Hizbullahi Hareketin Şehidleri

Esreften Esfele bolum 6

Eşreften Esfele (Muhbirler)


6. BÖLÜM

Zülküf Doğan’la işini bitirip birlikte çalışmaya razı eden Teoman’ın neşesi yerindeydi. Elbette bu neşesi sadece Zülküf Doğan’dan kaynaklanmıyordu. Kendisi bir yandan Zülküf ile uğraşırken, bir yandan da diğer bilgi kaynakları olan şahıslarla irtibata geçmiş, onları da Hizbullah Cemaati konusunda duyarlı olmaları için angaje etmişti. Bunlardan üçü, daha konuşma esnasında Teoman’ın ağına düşebilecek özellikte kişilerin bilgilerini vermişti. Bu üç bilgi kaynağından biri inşaat müteahhidi, biri memur, bir diğeri de normal vatandaştı. Bunlardan her biri, tanıdığı ve zayıf yönlerini bildiği bir Hizbullah Cemaati üyesini ihbar ederek muhbirliğe elverişli olabileceklerini söylemişlerdi. İşte Teoman’ı bu denli neşeli kılan ve amiri Cumali Bey’in odasının kapısına gelene kadar ona neşeli bir şarkı söyleten sebep buydu.
 

Teoman, İstihbarat şube müdürünün odasının önünde durup kıyafetini düzeltti. Neşeli halini bozmadan kapıyı tıklattı. İçeriden: “Gel!” izni çıkınca, kapıyı açıp içeri girdi. Saygılı bir tavırla başını eğip şube müdürünü selamladı:
 

“İyi sabahlar müdürüm...”

“Günaydın Teoman, hoş geldin.”

“Müdürüm, eğer müsaitseniz, size bazı faaliyetlerim hakkında bilgi verecektim.”

“Tabii Teoman, gel şöyle otur da neler yaptın anlat bakalım.”

“İyi haberlerim var müdürüm. Gelişmeler sevindirici.”

“Umarım öyle olur. Çünkü bu günlerde iyi haberler almaya ihtiyacım var...”

“Müdürüm, önce Zülküf Doğan’dan başlayayım. Bizi biraz uğraştırdı, ama sonunda teslim oldu.”

“Nasıl?”

“Bu işleri bıraktığını, tevbe ettiğini, artık eskisi gibi muhbirlik yapmak istemediğini söyleyip duruyordu. Kendisiyle iki kez görüştük. Birinci görüşmemizin sonunda iyice sıkışmış ve ağlamıştı. Ben de işin bittiğine kanaat edip telefon numaramı verdim. İki gün bekledim, ama o.... çocuğu aramayınca, akşam iş çıkışında kendisini tekrar aldık. Bu kez onun geçmişinde yaptığı pisliklerini örgütüne ihbar etmekle tehdit ettim. Bunu duyunca teslim oldu. Maaş konusunu sordu, eskisine göre daha fazla alacağını söyledim. Şu anda beklemede... Bizden gidecek talimatları bekliyor. Ayrıca unutmadan söyleyeyim. Kendisi camiye gidip Kur’an dersi alıyor.”
 

“Güzel... İyi iş becermişsin. Zülküf Doğan’ın bize bazı kapıları açacağını hissediyorum. Neşene bakıldığına göre, başka haberlerin de olmalı. Öyle değil mi?”
 

“Var amirim, başka haberlerim de var. Zülküf Doğan’dan haber beklerken, diğer adamlarımıza da uğradım. Hizbullahçılar hakkında bilgileri olup olmadığını veya Hizbullahçılardan tanıdıkları olup olmadığını sordum. Bundan böyle gözlerini ve kulaklarını açmalarını, her duyduklarını veya gördüklerini aksatmadan iletmelerini söyledim. Genelde bildiğimiz şeyleri söylüyorlardı. Fakat bunlardan üç kişi güzel bilgiler verdi. Bunlardan biri, Şişko Kadri’dir. Hani şu inşaat müteahhitliği yapan adamımız... Şu an onun yanında çalışanlardan biri camiye gidiyormuş. Anlattığına göre camiye yeni başlamış. Karakter olarak korkak biriymiş. Eğer bu çocuğu bir bahaneyle gözaltına alırsak, sonra da kendisinin yanında çalışan bir işçi olması sebebiyle Şişko Kadri’yi emniyete çağırıp onunla görüştürürsek, orada ona nasihat edecek ve onu kurtarabilmesi için biraz bilgi vermesine ikna edebilecektir. Şişko Kadri aynı zamanda onun annesinin dayısıymış. Böyle olunca iş daha da kolaylaşır. Adresi de işte burada...”
 

“Peki Şişko Kadri böyle bir şey yapmaya yanaşır mı?”

“Bu konuyu onunla konuştum. Seve seve yardımcı olacağını söyledi.”
 

“Bu da güzel. Camiye yeni başladığı için şu an bilgi olarak pek işimize yaramamakla beraber, onu iyi kanalize edersek, ileriki safhalarda bize hayati bilgiler kazandırabilir. Eğer bir de yetenekli ise, örgütün üst kademelerine tırmanabilir. Tabi bu konuda biz de kendisine yardım edeceğiz.”
 

“Yardım konusunu anlamadım müdürüm.”
 

“Düşünsene Teoman! Diyelim ki kendi camisinde ondan kıdemli bir kişi ve onun seviyesinde de başka bir kişi varsa, bu ikisini yakalayıp cezaevine attığımızda ne olur? Adamımız camisinde birinci adam olmaz mı? Bu durumda örgüt ister istemez onunla ilişkiye geçecek talimatları ona iletecek, hesap-kitap işini de ondan alacak. Yani bir nevi cami sorumlusu olacak. Tabi eğer cami sorumlusu gibi bir görevlendirmeleri varsa...”
 

“Bu gerçekten güzel bir plan olur müdürüm. Saygısızlık olmayacaksa, sizi bu planınızdan dolayı kutlamak istiyorum. Bu plan gerçekten çok akıllıca...”
 

“Tabii oğlum, ne sandın? Yıllarımızı bu işe verdik. İstihbarat dünyasıyla ilgili okumadığım kitap kalmadı. Neyse, biz asıl konumuza gelelim. Diğer ikisi kim?”
 

“Bunlardan biri Köy Hizmetlerinde çalışan bir memur. İhsan adında biri ve benim hemşerim. Hemşehrilik ayağıyla yanına uğradığımda, bana olan-biteni, duyup gördüklerini anlatıyor. Yani bize gönüllü elemanlık yapıyor. İşte bu İhsan’ın anlattığına göre, yanında çalışan bir Hizbullah üyesi varmış. Daha doğrusu örgüt üyesi olduğunu kesin olarak bilmiyor, sadece şüpheleniyor. Dediğine göre işyerinde birkaç kez Hizbullah Örgütünü savunur tarzda tartışmış. Çok radikal söylemleri olduğu gibi, İslam’ı tebliğ etmede hiç bir fırsatı kaçırmıyormuş. Bu adam bir yıl kadar çalıştıktan sonra askere gitmiş, iki aydır terhis olmuş. Asaleti tasdik olunan memurlar, askere gidince ücretsiz izinli sayılıyorlar. Askerliğin bitiminin ardından da tekrar işlerine dönebiliyorlar. Bu yüzden yeniden işbaşı yapmak için haber bekliyormuş. İhsan’ın söylediğine göre, bu adam daha küçükken babasını kaybetmiş. Babasının ölümünden sonra annesi evlenmiş, kendisini babaannesi büyütmüş. Maddi olarak çok zorluk çektiği için, eğer kendisine işine dönme karşılığında muhbirlik teklifi yapılırsa, kabul etmesi işten bile değil.”
 

“Bu öneriyi İhsan mı yaptı?”

“Hayır amirim. Bu kadar da değil. İhsan sadece durumunu söyledi. Onu nasıl kazanacağımızı ben söylüyorum.”

“Bak işte senin de kafan çalışıyormuş demek ki?!..”
 

“Teveccühünüz amirim. Müsaadenizle sonuncusunu da söyleyeyim. Bu da Haydar adında bir esnaf. Esnaf olmayla beraber bir de ülkücü... Kendisinden her zaman faydalı bilgiler edinmişim. Haydar’ın camiye giden bir müşterisi varmış. Bu da maddi olarak kötü durumdaymış. Bundan dört-beş ay önce annesi vefat etmiş. Annesi Bağ-Kur emeklisi olduğu için, onun ölümüyle zor günler yaşamış. Annesi ölmeden önce de hasta ve yaşlı olduğundan maaşını almaya gidemiyormuş. Bu yüzden gelinine verdiği vekâletle maaşını gelinine aldırıyormuş. Zaten annesinin gelinine verdiği vekâlet olduğu için Haydar ona: “Annenin öldüğünü resmi olarak bildirmezsen, devlet annenin öldüğünü nereden bilecek? Eşin eskiden olduğu gibi annenin maaşını almaya devam etsin. Bu maaşı almazsan, ailenle beraber perişan olursun. Kafanı kullan. Devlet, senin alacağın bu üç-beş kuruşla ne çöker, ne de fakirleşir..” diyerek ona yardımcı olmuş. Şimdi bu Hizbullahçının eşi, ölü annesinin emekli maaşını alıyormuş. Yani sahtekârlık ve dolandırıcılık yapıyormuş. Bunu da karısını içeri attırmakla tehdit edebiliriz. Tabi eğer muhbirliği kabul ederse, karşılığında karısının söz konusu maaşı almasına göz yumabileceğimizi, bunun yanı sıra kendisine maddi olarak ek yardımlar da yapabileceğimizi söylersek onu da kazanabiliriz.
 

Ayrıca söylemeyi unuttum. Bu adamın ahlaki zaafiyetleri de varmış. Eğer ilk söylediğim yaklaşım sonuç vermezse, bu kez ahlaki zaafiyetleri yönüne darbe vururuz. Eğer adamı kazanırsak, ileride onun bu özelliğinden istifade ederek, Hizbullah Örgütüne yönelik yapacağımız ahlaki yozlaştırma programında ona da yer verebiliriz. Benden bu kadar amirim. Şimdi emirlerinizi bekliyorum.”
 

“Aferin Teoman, güzel işler becermişsin. Senin gibi becerikli arkadaşlarla çalıştığım için şanslı sayılırım. Bu övgülerimden dolayı şımarmanı istemiyorum tabii. Şimdi yapacağımız şeyleri söylüyorum. Şişko Kadri’nin yanında çalışan adamın gözaltına alınma işini terörle mücadele şubesine havale edeceğiz. Adam gözaltına alındıktan sonra da biz devreye girecek ve Şişko Kadri’nin onunla gözaltında iken konuşmasına yardımcı olacağız. Köy Hizmetlerinde çalışan memur için önce müdürlüğe gidip ‘adamın bir güvenlik sorunu olduğunu, bizden haber gelmeyene kadar kendisini işe almamalarını’ söyleyeceksin. Tabii atama için gerekli belgeleri de müdürlükten al ki onu şantaj aracı olarak kullanabilesin. Adam iş başı yapmak için geldiğinde, tabiatıyla olumsuz yanıt alacak. Binadan çıktığında onu tenha bir yerde arabaya bindirip teklifinizi yaparsınız.
 

Aynı şekilde annesinin maaşını eşine aldıran kişiyi de tenha bir yerde arabaya alıp biraz gezdirin. Buna biraz daha tehditkâr konuşup karısını bir daha göremeyeceğini, karısını bu işe sevk ettiği için kendisinin de tutuklanacağını, çoluk-çocuğunun perişan olacağını özellikle söyleyin ve iyice kavratın. Oldu mu?”
 

“Merak etmeyin Müdürüm. İkisinin de Zülküf Doğan kadar direneceğini sanmıyorum.”

“Onları ürkütmemeye bak. Öncelikle küçük bilgilerle onları işe bulaştır ki bir daha dönüş yapma gibi bir fikri akıllarından geçirmesinler.”
 

“Tamam amirim. En kısa zamanda sonucu size bildireceğim.”
 

“Dikkat et, ortalıkta fazla görünme. Özellikle muhbirlerimizle buluşurken kimse tarafından görülmemelisin. Bu hem senin, hem de muhbirlerimizin selameti açısından gereklidir. Görüldüğü kadarıyla Hizbullah’ın şakası yok. Başkalarına benzemiyorlar. Ona göre hareket et.”
 

“Anladım amirim, merak etmeyin.”

“Tamam öyleyse. Şimdi iş başına! Ben de bu konuda bir rapor hazırlayıp müdüre sunayım.”
 

Teoman çıkıp gittikten sonra, istihbarat şube müdürü Cumali Bey, Teoman’ın anlattıklarını rapor haline getirip emniyet müdürüne sunmak üzere hazır hale getirdi.

 



Paylaş

 Yukarı git 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol