birliktelik anlayisimiz ve bu surecin baslamasi
BİRLİKTELİK ANLAYIŞIMIZ VE BU SÜRECİN BAŞLAMASI
Geçmişte bazı İslami gruplar arasında, İslami endişelerle, iyi niyetli olarak yapılan bazı vahdet girişimlerinin kısa süre sonra başarısızlığa uğradığını, başarısızlıkla sonuçlanan bu denemelerin sonradan taraflar arasındaki ihtilafları düşmanlığa kadar tırmandırdığına şahit olmuştuk. Cemaat, daha önce İslami grupların bu konuda yaşadığı acı tecrübeleri de göz önünde bulundurarak İslami gruplar arasında koalisyon, sınırlı ittifak, program birliği, eylem birliği, maddi ortaklıklar vb. sun’i, geçici, kerhen, göstermelik ve yüzeysel birlikteliklere karşıydı. Bu doğrultuda yapılan şartlı beraberlik ve birleşme tekliflerine sıcak bakmıyordu. Böylesi birlikteliklerin arzulanan vahdeti sağlayamayacağını, verimli ve uzun ömürlü olmayacağını, böyle işlerle uğraşmanın Müslümanları oyalamak ve zaman öldürmek olduğunu düşünüyordu.
Herkesin kendisini sıfırlayarak hiç bir gizli hesap ve niyet taşımadan, aynı akide, amaç, gaye ve hedefler temelinde samimi olarak bir araya gelerek, Allah rızasını gözeterek takvayı esas alıp, sadece dava endişesiyle, şuurlu ve bilinçli bir şekilde bir yapının taşları gibi birbirine kenetlenerek, adeta et ve kemik gibi iç içe geçmiş, tamamen gönüllü ve ilkeli bir bütünlük ve birliktelik arz eden bir anlayış ve pratik neticesinde bir vahdetin olabileceğine inanıyordu. Bu grupla birleşme ve bütünleşme söz konusu olunca Cemaat, bu işin ilk günden itibaren ancak böyle bir inanç ve anlayışla, samimiyet ve içtenlikle, ön yargılardan ve basit grup çıkarlarından uzak bir şekilde olabileceğini düşünüyordu. Cemaat, bu inanç, düşünce ve bakış açısıyla meseleye yaklaşım göstererek bu beraberliği kabul etti. Yani bunu kabul edince farklı iki grubun ittifakı, koalisyonu, şartlı birlikteliği değil, sanki çalışmanın ilk gününden beri süregelen bir birliktelikmiş gibi bu işi ele alıp bu süreci başlattı. Tamamen iç içe geçmiş, hiçbir ayrılık ve ikilik düşüncesi taşımayan bir anlayışla işe koyuldu.
Bu grubun çalışmaları genel olarak Diyarbakır şehir merkeziyle sınırlıydı. Diyarbakır dışında bireysel bazı ilişkiler dışında grupsal anlamda bir çalışmaları yoktu. Bundan dolayı bu bütünleşme süreci başlayınca, özellikle şehir merkezinde o günden sonra yürütülecek faaliyetlerin organizesi hususunda kendileriyle üst düzeyde istişari görüşmelere başlandı. Bu özel oturumlarda yapılan görüşmeler ve istişareler neticesinde Diyarbakır’daki faaliyetlerde yeni bir düzenlemeye gidilmesi kararı alındı. Bu yeni düzenleme gereği bu grubun varolan çalışmaları Cemaatin Diyarbakır’daki çalışmasıyla beraber yeniden ele alınıp yeni bir organizasyona gidildi. Bütünleşen bu iki yapının tabanları yeniden gözden geçirilerek, sanki eskiden beri süregelen tek bir çalışmaymış gibi görev ve sorumluluklar belirlendi. Böylece bu yeni düzen ve yapılanmayla faaliyetlere yeni bir şekil kazandırıldı. Hem bu yapısal düzenlemeler yapılırken, hem bu düzenlemeler uygulamaya konulurken ve hem de birliktelik süreci boyunca, sürekli olarak bu grubun ileri gelenleriyle düzenli, programlı ve periyodik görüşmelerimiz hiç aksamadan devam etti. Samimi bir ortamda yapılan bu görüşmelerde çalışmalar üzerine istişareler yapılıyor ve faaliyetlere yön veriliyordu.