Anasayfa İletişim K.D.HİZBULLAH Konuk Defteri Ankete Katıl

ANA MENÜ

HS İLMİYE

SON DAKİKA

EŞREFTEN ESFELE

VAN ŞEHİDLERİ

ŞEHİDLER ALBÜMÜ

SİTE ANKETİ

K.D.HİZBULLAH

AZİZ ŞEHİDLER

SON DAKİKA

TAKVİM

HÜSEYNİ SEVDA


Zillet Bizden Uzaktir | Hizbullah | Hüseyni Sevdam - Haberler | Hizbullahi Hareketin Şehidleri

islami cemaat ve gruplara verdigimiz onem

İSLAMİ CEMAAT VE GRUPLARLA İLİŞKİLERE VERDİĞİMİZ ÖNEM


Hem Kürdistan’da ve hem de Türkiye genelinde, mücadele sürecinin her döneminde İslami grup ve cemaatlerin birçoğuyla dostluk ve kardeşlik ilişkilerimiz var olmuştur. Hiçbir zaman bilerek ve isteyerek ilişkileri zedeleyecek ve koparacak bir tutum ve davranış içerisinde olmadık. Özellikle 79-91 yılları arasını kapsayan dönem böylesi ilişki ve irtibatlar için müsait bir ortam olduğundan, bu süreç boyunca, Türkiye genelinde bir çok grup, cemaat ve İslami şahsiyetle değişik münasebetlerle her düzeyde ilişkilerimiz, görüşmelerimiz, sohbetlerimiz ve karşılıklı ziyaretleşmelerimiz oldu. İslami kardeşlik hukuku çerçevesinde bu ilişkiler samimi ve dostane bir şekilde devam etti.

1991 yılından sonra Cemaat olarak yeni bir mücadele süreci içine girdik. Eski döneme nazaran mücadele şartlarının ağırlaştığı ve rahat hareket edemediğimiz yeni bir dönem başladı. Bu yeni dönemde birçok ciddi sorun ve zorlukla karşılaştık. Bütün bu zorluk ve olumsuzluklara, yaşadığımız hassas savaş ortamının ağır şartlarına rağmen Türkiye genelinde bir çok İslami şahsiyet, grup ve cemaatle ilişkilerimizi sürdürmek için azami gayret gösterdik. Kendi alanlarında bir çok Müslüman’ı temsil ettiğini düşündüğümüz İslami grupların temsilcileriyle imkanlarımız el verdiği ölçüde görüşmelerimiz uzun süre devam etti. Cemaat olarak çok zor bir dönem olan ağır çatışma ortamında dahi, Müslümanlar arası kardeşlik ve dayanışmaya verdiğimiz ehemmiyet nedeniyle bu ilişkilerimizi ve görüşmelerimizi kesmedik. İrtibatın kopmaması ve dostluk bağlarının zedelenmemesi için sürekli gayret gösterdik.

Cemaat ile beraber olmayan kişi ve grupları düşman görme, tekfir etme, itham etme veya dışlama gibi yanlış bir tutum içinde olmadık. Aksine böylesi yanlış tutum, tavır ve davranışları İslami bilmediğimiz için eleştirdik ve mahkum ettik. Türkiye’nin değişik bölgelerinde faaliyet gösteren bazı grup ve cemaatlerle en üst düzeyde sürdürdüğümüz ilişki ve görüşmelerimiz bu tavrımızın en bariz örneğidir. Mücadele ortamı açısından en zor şartlarda olmamıza rağmen, imkanlarımızı zorlayarak ve güvenlik açısından birçok tehlikeyi göze alarak, bu grup ve cemaatlerin temsilcileriyle görüşmelerimizi sürdürmeye ve ilişkileri koparmamaya özen gösterdik. Cemaat açısından şartların ve imkanların bu ilişkiyi sürdürmeye müsait olmadığı ve irtibatın zorunlu olarak kesildiği dönem ve sonrasında da hiçbir zaman bu kopukluk ve irtibatsızlığı ihtilaf ve ayrılığa dönüştürmedik. İslami uhuvvet ve dostluğu zedeleyici hiçbir söz, tavır veya davranış içinde olmadık. Ancak bu grupların bazıları Cemaate karşı aynı olumlu tavrı sergilemediler. Aksine söz, tavır ve davranışlarıyla Cemaate karşı düşmanca bir tutum içine girdiler. Bütün bu olumsuz tavırlarına rağmen, kendilerine bir şey söylemediğimiz gibi, aynı müspet tavır ve tutumumuzu sürdürdük.

Hiçbir zaman “Cemaatimiz haktır, dışımızdaki bütün grup ve cemaatlar ise batıldır” şeklinde yanlış ve bağnaz bir anlayış içinde olmadık. Böyle dar ve bağnaz bir görüş ve anlayış içinde olanlara karşı çıktık ve sert tepki gösterdik. Üstat Bediüzzaman’ın deyişiyle; “Herkes benim meşrebim, mesleğim ve mektebim haktır diyebilir. Ancak, hak yalnızca benim meşrebim, mesleğim veya mektebimdir demeye hakkı yoktur” şeklindeki veciz beyanını kendimize prensip olarak kabul ettik. Mücadele hayatımızın her döneminde sürekli bu prensibe bağlı kaldık. İslam dairesi içindeki bütün Müslüman grup ve cemaatlere bu anlayışla yaklaşım gösterip, ilişkilerimizi buna göre düzenledik.



Paylaş

 Yukarı git 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol